Uzun
zamandır köpek gezdiriyorum. Günde en az iki kere sokağa vuruyorum
kendimi. En çok geç vakitte çıkmayı seviyorum köpeğimle dışarı. Saat
23-24 arasında in-cin top oynarken aralarından geçiyoruz sessiz
sedasız. Çoğu zaman elimde bir sigara ağzımda bir garip ezgi oluyor,
sol yanımda köpek etrafı büyük bir heyecan ile kokluyor. Ve ben
yürüyorum.
Herkes
evinde, ışıklarından anlıyorum. Kimi pencereden siyahın en koyusu
sızıyor sokağa, kiminde kirli sarı bir ışık. Bir sürü perde görüyorum
pencerelerde rengârenk. Desen desen. İmreniyorum. Bazı evlerde film
izliyorlar titreyen değişen ışıklardan hissediyorum.
Rüya
görmem uzun zamandır. Ya da görürüm ama hatırlamam. İşte bu gezilerde
hayaller kuruyorum. Sol yanım dolu olduğundan sağ yanımda bir insan
olsun istiyorum kimi zaman. Kimi zaman benimle gezen bir can daha
istiyorum, konuşabilmek için. Sonra evlerinin koruyuculuğuna sığınmış
insancıkların yerine koyuyorum kendimi. Onların eksik hayallerini
düşünüyorum. Bu arada hiç durmadan yürüyorum.
Köpek
etrafı kokluyor. Çiş yapıyor sağa-sola. Koku bırakıyor. "ben buradan
geçtim" diyor ardından gelecek köpeklere. İn-cin hala top oynamakta.
Nasıl görüyorlar bu havada o top'u bir türlü anlayamıyorum. Bazen çocuk
bahçesinin en kuytu, en karanlık ağacının altındaki bankta oturan bir
çift görüyorum. Sırf nispet olsun diye sessizliğime, fısır fısır bir
şeyler konuşuyorlar. Seslerini hiç duymuyorum aslında. Kelimeleri
birbirine özel bana kadar gelmiyor. Ama biliyorum. Konuşuyorlar. Bende
konuşmak istiyorum, kelimeler dökülmüyor... Gülüyorum... "deli bu adam"
diyemezler diye seviniyorum.
Saatler
sürüyor bazen bu gezilerim. Evde oğlanda yoksa hiç endişem olmadan
metreler deviriyorum. Hayaller kuruyorum. Nelerim olabilirdi, nelerim
eksik bunları hesaplıyorum. Hemen her hayalimin ardından bir "şükürler
olsun sana ya-rabbim" diyorum. Kimi zaman yüksek sesle şükrediyorum
anlaşılan, in-cin bırakıp oyunu ters ters bakıyorlar bana.
Bazen
nerede olduğumu karıştırıyorum yürürken, anlıyorum ki çok açılmışım.
Hemen geri dönmeye başlıyorum. Sonra birden dost bir evin önünde
gezindiğimi hissediyorum. Aslında hiç tanımıyorum o evi. Ama dost bir
ışık sızıyor dışarı görüyorum. Belki hiç görmediğim ama çok iyi
tanıdığım biri oturuyor o evde. Belki de çok iyi tanıdığım ama uzun
süredir görmediğim biri. Tıpkı, 4 senedir görmediğim halde geçen
lokantaya uğrayan Tolga gibi, ilk karşılaştığımız da, o 4 sene hiç
yaşanmamış gibi hissedeceğim biri yaşıyor o evde.
Sonra
yol bitiyor. Evin önünde buluyoruz kendimizi. Ben mi? geldim buraya
kadar, yoksa köpek mi? güttü beni pek bilmiyorum, evimin koruyucu
sıcaklığı içimi ısıtıyor. Üşüdüm mü? dışarıda, Olabilir. Şimdi içim
ısındı sıcacık bir huzur kaplıyor içimi. Önce tasmasını çıkarıyorum
köpeğin ardından bir light kola alıyorum buzdolabından ve oturuyorum
bir yerlere.
Ne hayaller kalıyor aklımda nede düşünceler.
Her
gece köpek gezdirirken ben, önce hayaller kurup sonra teker teker
hepsini siliyorum. Elimdekilerin kıymetini her gece daha da iyi
anlıyorum. Ben her gece köpek gezdirirken yeniden doğuyorum. Tüm
sıkıntılarımı teker teker ardımda bırakıp evime hafiflemiş giriyorum.
Geceleri köpek gezdirmeyi seviyorum.